Aldatmak...Birlikteliğin korkulu rüyası. Erkek olsun, kadın olsun, hepimizin zaman, zaman aklından aldatmak geçebilir. Peki niye oluyor niye böyle düşünüyoruz, hiç düşündünüz mü? Sevgili Derin GEZER, bu ay ki yazısında bunu biraz irdelemiş ama sanırım konuyu biraz daha irdelemenin faydası olacak.
Şahsi deneyimlerime, arkadaş çevreme, kısacası tanıdığım kişilerin hayatlarına ve okuyup gördüklerime baktığımda, bana bu "aldatma"nın temelinde bir tek neden var görünüyor: "Hayatımızdaki veya fantezilerimizdeki bir boşluğu, bir eksikliği ve bizim de bu eksikliğe karşı olan isteğimiz doğrultusunda yaptığımız, kontrolümüz dışında gelişebilen, MUTLULUĞU ARAMAK için gerçekleştirilen bir olaylar zinciri".
Evli bir kadın yada erkek durup dururken (isterik olanlar dışında) niye bir başkasına aşık olsun? Niye onunla birlikte olmak istesin? Eğer bunu yapıyorsa emin olunuz ki evliliğinde bir boşluk vardır, bir eksiklik vardır. Kişi, aradığı mutluluğu bulamadığı anda kendisine alternatifler yaratmaya başlar. Bu kaçınılmazdır. İnsan, niye evlenir? Sevdiği insanla mutlu olsun diye. Peki bu mutluluk niye biter? O kişiyle artık mutlu olamadığında ve kendisine, mutlu olabilmek için alternatifler yaratmaya başladığında bu iş bitmiştir. Hele birisiyle ilişkiye girmişse, bu olayın artık kafada bittiğinin kanıtıdır. Kafada biten ilişkileri devam ettirmek, bir insanın yapabileceği en büyük yanlışlardan biridir. Niye diyeceksiniz. Bu ilişkiyi bitirmezseniz en başta kendinize, sonra da eşinize saygınız yok demektir. Gururunuz yok demektir. Kendinize ve çevrenize dürüst değilsiniz demektir. Her ikiniz içinde zaman varken, çok geç olmadan, pişmanlık ve suçluluk duygusuna kapılmadan, dürüst davranarak bu ilişkiyi bitirin. Eşinize, bir zamanlar sevdiğiniz insana, saygısızlık etmeyin. Uygar davranın, boşanmak için illede hayatınızda başka biri olduğunu söylemeniz gerekmez. Mutlu olmadığınızı, ilişkiyi devam ettirmek istemediğinizi söyleyin. Emin olunuz ki, böyle yapmanız, eşinizin sizi bir başkasıyla (sevgilinizle) görmesinden veya olayı bir başkasından duymasından çok daha faydalı olacak ve sizinle, ilerleyen zaman içerisinde dost kalmasını, size olan saygısını yitirmemesini sağlayacaktır. Bu noktada unutmamanız gereken bir şey var: Eşinizden boşanırken, onu bir zavallı gibi düşünmeyin. Bu sizin hayatınızdır. Sizin mutluluğunuz için atacağınız gerekli bir adımdır. Hayatınızdaki en önemli şey sizsiniz, başkaları değil. Bunu hiç unutmayın. Zaten siz niye aldattınız veya niye bir başkasını seviyorsunuz? Aradığınız mutluluğu bulduğunuz için...
Bir de böyle durumlarda yaşanılan suçluluk duygusu var. Kadın veya erkek, eşini aldatıyordur. Sevdiği insanla birlikte olmak için yapmayacağı şey yoktur. Her türlü tehlikeyi göze alır, hayattan bir kaç saat çalabilmek, sevgilisiyle sevişmek, vakit geçirmek için. Ama biraz zaman geçtikten sonra iş ciddileşir. Artık birkaç saatler yetmez olur, yalnız geceler geçmez olur. İş, boşanma noktasına gelmiştir. Ama kişi, eşine karşı bir suçluluk duygusuna kapılmıştır ve boşanamamaktadır. Bu durumlarda kişi, çoğunlukla eşine acıdığı için ve gerekli cesareti kendinde göremediği için, toplumun tepkilerini kestiremediği için boşanamayacağını sanır. Peki bu doğrumudur? Tabii ki değildir. Kendinize gelin ! Siz eğer eşinizi aldatmışsanız, emin olun ki bu sizin suçunuz değildir. Onun size veremediği mutlulukları bir başkasında bulmuşsunuzdur. Bunu kendiniz için yaptınız ve o kişiyle olmaktan mutlu oluyorsunuz. Peki evliliğiniz niye devam etsin? İçinde mutluluk olmayan, aldatmanın karıştığı bir evlilik, evlilik midir? Yapacağınız en güzel şey, evliliği bitirmektir. Unutmayın, bu dünyanın sonu değildir. İlk ayrılan siz değilsiniz. Önemli olan başkaları değil, sizsiniz ve kimsenin, sizin mutlu olmanıza engel olmasına izin vermeyin. Cesaretli olun ve dürüst olun. Evliliğinizi devam ettirdiğinizde sanmayın ki, bu suçluluk duygusu peşinizi bırakacak, sanmayın ki sevdiğiniz insan aklınızdan bir an bile çıkacak. En iyisi siz kendinize ve çevrenize dürüst olun.
Sevgiyle kalın...